Çin ve Türkiye arasında yeni bir ticari dönem başlıyor

 

Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye arasında artan ilişkiler ticaret alanında da yeni atılımların ortaya çıkmasını sağlıyor. Pandemi döneminde azalan üretim ve ortaya çıkan küresel durgunluk ülkelerin ticari faaliyetlerini durdurma noktasına getirmişti. Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nde yer alan ülkeler, bu süreçten en hızlı çıkan ülkeler olarak kayıtlara geçti. 2020 yılında büyüme kaydeden iki ülke olan Çin ile Türkiye ithalat ve ihracat adına önemli adımlar attı. Demir İpek Yolu projesi kapsamında yola çıkan ihracat trenleri Türk ihracatçıları için büyük fırsatlar sunarken, iki ülke arasındaki ithalat ve ihracat makasının kapanmasına da yardımcı oluyor.

Bu süreçte yalnızca Türk ihracatçılar değil Çinli iş insanları da Türkiye’deki girişimleri ile ekonomiye katkıda bulunmaya devam ediyor. Türkiye’de faaliyet gösteren Çinli iş insanı Hanimet Khaisa iki ülke arasında gelişerek artan ticari süreci CRI Türk’e verdiği röportajda anlattı.

Sizi tanıyabilir miyiz? Türkiye’deki faaliyetlerinize ne zaman başladınız?

İsmim Hanimet Khaisa, J.S Makine’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım aynı zamanda Türkiye Çin İş Adamları Dostluk ve Ticari İş Birliği Derneği Başkanlığı görevini yürütüyorum. Türkiye’ye ilk olarak 2003 yılında geldik. Wuhan merkezli bir firmayız. Sürekli olarak Türkiye-Çin arasında makine ve teknoloji ticari faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. 2018 yılında Türkiye’de “Çin Teknik Ürünleri Merkezi” diye bir oluşuma gittik. Gruptaki makine ve teknoloji şirketlerinin yatırım ve ticaretine katkıda bulunmak istedik. Yine “İpek Yolu Merkezi” adında bir platform kuruyoruz. Burada da Türk ürünlerinin Çin’de daha iyi pazara açılması hedeflenmekte.

 Pandemi döneminde nasıl bir süreç yaşadınız?

Wuhan’daki yetkililer tarafından firmaya gönderilen “Onur Belgesi”

 

Bütün yurt dışında yaşayan Çin vatandaşları gibi biz de ülkemize yardım edebilmek adına düşünmeye başladık. Türkiye’de yaşayan diğer Çinliler ile birlikte organize olarak yardım kampanyaları düzenledik. Ben ağırlıklı olarak cerrahi tulum üzerinde yoğunlaştım. İzmir, Ankara ve Bursa’da üç fabrika ile çalışarak Wuhan’daki pandemi hastanelerine yaklaşık 250 bin adet tulum gönderdik. Bunun yüzde 40’ı yardım geri kalanı ise Wuhan hükümeti tarafından verilen siparişti. Ürünler fiyatı en uygun ve en kaliteli Türk ürünleriydi. Bu yardımlar ardından Wuhan hükümeti teşekkürlerini ileten bir belge ile bizleri onurlandırdı.

Şirket olarak sizin de sağlık ürünleri üretiminiz oldu mu?

Biz şirket olarak iki farklı alanda makine üretimi yapıyoruz. 2 bine yakın mühendis grubumuz var. Bu yüzde pandemi başında çok kısa bir sürede maske makinesi tasarlardık. Türkiye’deki büyük şirketlere bu makineleri ithal ettik. Ardından biz de bu makineler ile kendi maske üretimimize başladık. Farklı bir maske üreterek pazara girdik. Maskelerimizde gümüş iyon kaplama teknolojisini kullanarak maskelerde oluşabilecek bakteri ve virüs plazmalarının önüne geçmeye çalıştık. Gerekli onayları ve izinleri aldıktan sonra maskemizi piyasaya sürdük. Almanya, Fransa, İtalya, Kazakistan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Balkan ülkelerine Türkiye’den maske ihracatı gerçekleştirdik.

Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nde Türk iş inşaları büyük fırsatlar elde etmeye devam ediyor. Çinli iş insanları bu süreci nasıl değerlendiriyor?

Kuşak ve Yol İnisiyatifi Çin’in uzun vadede gerçekleştireceği stratejik bir plan. 2013 yılında Cumhurbaşkanı Xi Jinping Kazakistan’da bu projeyi ilan ettiğinde binlerce yıllık tarihi bir yol yeniden canlanmış oldu. Türkiye ve Çin, İpek Yolu üzerinde en büyük faydalara sahip uygarlıklar olarak tarihte yer etmişti. İki ülke senelerdir birbirleriyle ticari ilişkilere sahipti. Biz 2003 yılından beri bu projeye çok sıcak baktık. Biz Wuhanlı bir şirket olarak Kuşak ve Yol’un başladığı yer Xi’an’a çok yakın. Xi’an ve İstanbul, İpek Yolu’nun iki ucu olarak biliniyor. Demir İpek Yolu projesi ile Xi’an-İstanbul arasında trenler faaliyet göstermeye başladı. Ama bana göre bu çabalar dahi az kalıyor. Çünkü iki ülke arasındaki potansiyel o kadar fazla ki, daha fazla çabaya ihtiyaç duyuyor. İlerleyen dönemlerde bu çabaların artacağını görebiliyoruz. Bizde bu iki durak arasında bir köprü olmaya çalışacağız.

Gelecek yıllarda iki ülke arasındaki beklentileriniz neler?

Bu yıl 2021 olarak önemli bir yıl. 100 sene evvel Çin Komünist Partisi (ÇKP) Shanghai’da kurulmuştu ve Çin halkı yeni bir modern hayata başlamıştı. Aynı zamanlarda Asya’nın diğer ucundaki Türk halkı, Mustafa Kemal Atatürk ile yeni bir demokratik yola koyulmuştu. ÇKP’nin 100’üncü yıl dönümü yaklaşırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin de 100’üncü yıl dönümü yaklaşıyor. Kadim tarih ve kültüre sahip iki büyük ülkenin birlikte çok şey başaracağına inanıyorum. Biz de bu yolda üzerimize düşen görevleri yerine getirip iki ülke arasında daha fazla ticari faaliyet sürdürme hedefine odaklanacağız. Bu vesile ile ÇKP’nin 100’üncü yıl dönümünü tebrik etmek isterim. Başarılı ve güzel bir gelecek bizimle olsun.

 

Bir yanıt yazın